İNGİLİZCE NASIL ÖĞRENİLİR, NASIL ÖĞRENİLMEZ ?
Birçoğumuz yıllarca İngilizce eğitimi görmemize ve medya aracılığıyla sürekli maruz kalmamıza rağmen İngilizce bilmiyoruz. Bazılarımız “anlıyoruz ama konuşamıyoruz”. Konuşabilenlerimiz kurduğu cümlelerin doğruluğundan emin olamıyor ya da ana dili İngilizce olanları anlamakta zorluk çekiyor. Sebeplerimiz de yok değil. Öncelikle “okullarda iyi öğretilmiyor” diyoruz. Cümle kurarken kelimeleri sıralayamayınca “Türkçe’nin yapısına ters”, kelimeleri doğru telaffuz edemeyince “yatkın değilim, küçük yaşta öğrenmedik ki”. İlk adım bunların değiştirilebileceğine güvenerek atılmalı.
Yeterli miktarda zaman ayırın. Öğrenmek için yalnızca derse gelmeniz yeterli değil.
Bu zamana kadar edindiğiniz tüm becerileri düşünün. Bisiklete binmek, araba kullanmak, bir enstrüman çalmak… Bunlardan hangisini yalnızca haftada 1 saat yaparak öğrenebiliriz?
Pratik yapmadan, yeni yöntemler denemeden hiç bir beceride kısa sürede ve kalıcı olarak başarılı olamayız. İngilizce okuma, dinleme, konuşma, yazma ve kelime bilgisi 5 ayrı beceridir. Bunların her birini geliştirmek için sürekli pratiğe ihtiyacınız var. İngilizce ders almak bunları nasıl geliştireceğinizi öğrenmek için güzel bir adım, fakat tek başına yeterli değil. İngilizce öğrenirken ayırdığınız zaman ve harcadğınız çaba sizi karşılıksız bırakmayacaktır.
İngilizce üretin. Her şeyi Türkçe üzerine kurmayın.
Cümle seviyesinde bile olsa, deste öğrendiğiniz, doğru olduğuna emin olduğunuz cümleleri inceleyin. Hangi tür kelime cümlenin neresinde yer alıyor? Bu kelimeleri aynı türden başka kelimelerle değiştirdiğiniz zaman yepyeni anlamlar elde etmiş olursunuz. Bir süre sonra kurmak istediğiniz cümleyi Türkçe düşünmeden kurabileceksiniz. Her bir cümleyi Türkçe’ye çevirdiğinizde anlama işlemi gerçekleşmiş oluyor fakat gerçekten İngilizce mi anladınız?
Yoksa cümleyi Türkçe’ye tercüme edip Türkçe mi anladınız? Bu iki beceri arasındaki fark, “anlıyorum ama konuşamıyorum” sorunsalının cevabıdır. Küçük yaşta verilen eğitimin başarılı olma sebeplerinden biri budur. Anlam İngilizce kazanılır ve üzerine inşa edilir.
Maruz kaldığınız İngilizce’yi aktifleştirin. Bilginin kendiliğinden yer etmesini beklemeyin.
İngilizce’ye maruz kalma fırsatımız sonsuz. Şarkılar, podcastler, videolar, filmler ve kitaplar istediğimiz her an parmaklarımızın ucunda. İngilizce’ye bir arama motoru uzaklıkta olabiliriz ama bu beynimizde bilgiyi yoktan var edebileceğimiz anlamına gelmiyor. İzlediğimiz dizi veya filmleri ele alalım. Hep alt yazılı film izliyoruz değil mi? Alt yazı dili nedir? Türkçe ise aslında her film izlediğinizde hızlı okuma pratiği yapıyorsunuz, tebrikler. Filmi gördüğünüz sahneler ve okuduğunuz Türkçe alt yazı sayesinde anlıyorsunuz. Film ve dizileri İngilizce alt yazı ile izlemek hem okuma hem de dinleme pratiği yapmanızı sağlar. Dinleyip okuyup anladık. Ama hala “anlıyorum ama konuşamıyorum” sorunumuz çözülmedi. Dinlerken, okurken öğrendiğimiz yeni yapı ve kelimeleri aktif olarak kullanmadıkça hafızanızdaki yeri kısa olacaktır. Okuduğunuz her şeyi kendi cümlelerinizle özetlemek, dinlediğiniz her şeyi kısa cümlelerle sesli anlatmak, öğrendiğiniz her kelimeyi bildiğiniz kurallara uygun cümlelere koymak aktif kullanmanın örneklerindendir. Böylelikle yeni edinilen bilgiyi kullanarak aktif bir üretim yapmış olursunuz.
Hep ileri gidin. Sıfırdan başlamayın.
Ara sıra hepimizin aklına “şöyle bir en baştan İngilizce çalışayım” fikri gelir. Harika bir motivasyondur. Fakat bu fikre takılıp en baştan, zaten bildiğimiz konuları detaylıca çalışmak zaman kaybının yanı sıra çok değerli, az bulunan İngilizce çalışma motivasyonunu boşa harcamak olur. Bu motivasyonu, o gün yeni bir konu çalışıp, çalıştığınız konuyu aktif olarak kullanarak değerlendirmelisiniz. Geriye dönük tekrarlar kısa ve üretime yönelik olmalıdır.
Zamanlar konusunu mu tekrar etmek istiyorsunuz? Kısaca kendinizi tanıtan bir yazı yazın veya ses kaydı alın. Önce Türkçesini yazmayın. Geçmişten, önceki deneyimlerinizden günümüzden ve gelecekteki planlarınızdan bahsedin. Bunları yaparken zorlandığınız yerler tekrar etmeniz gereken yerlerdir. Kuralları hatırlamak için örnek cümlelere bakın, benzerlerini kendiniz oluşturun.
Dil öğrenmek dağınık bir süreç olabilir. Akışına bırakın. Tek bir kaynağa bağlı kalmayın.
Dil dikey bir gelişim göstermeyebilir. Sıfırdan İngilizce öğreten kaynaklara baktığımızda gördüğümüz sıralamayı takip etmek zorunda değiliz. Örneğin çoğu kaynak alfabe, sayılar, sıfatlar, zamanlar, kipler, bağlaçlar sıralamasını kullanır. Peki kesirli sayılar? Ama anlamını veren 8 kelimeyi bilmeden de kesirli sayılar öğrenilebilir. Hangisinin sizin için daha işe yarar olduğuna karar verip öncelikle onu öğrenmelisiniz. Günlük hayatta ilgilendiğiniz, hakkında konuştuğunuz konuları belirleyin. Bunlarla ilgili kanallar ve kaynaklar takip edin. Buralardan gördüğünüz kelimeler ve cümle yapıları öğrenmek sizin önceliğiniz olsun. Kaynaklarda verilen sıra yalnızca önerilen sıradır.